ÖYKÜ - "üçüncü"

-üçüncü- 


Bu hafta kuruyan üçüncü çiçek" dedi saksıyı camın önünden alırken. Kuruyup öleceğini tahmin etmiş olacak ki yerine hemen dün aldığı saksıyı yerleştirdi. Düşünceliydi. Çiçeğin neden öldüğünü değil, akşama ne yemek pişirsem diye düşünüyordu. Hayır bilmiyorum belki de yarın ne giyeceğini tasarlıyordu kafasında uzun uzun. Babasıyla tartıştığı için pişmandı belki. Yüzünde öyle bir ifade vardı ki, bakanın bir kez daha bakmak isteyeceği ama ne düşündüğünü asla anlamayacağı bir ifade. İlk kez görüyordum ve yüzüne yabancı bir bakıştı bu. Cinayet işleyenler böyle mi bakardı? Ya da yanlışlıkla kuyuya düşenler. Kuyudan çıkmaya çalışırken tekrar düşenler? Taş mı olurdu gerçekten babasına bağıranlar? Yere düşen ekmekler üç kere öpülüp öyle mi konmalıydı yükseklere? Her zaman daha çok seven ben mi olmalıyım diyordu belki de içinden. Sevmiş miydi hiç gerçekten? 
Birden yerinden kalktı. Ne yapacağını tahmin etmeye çalıştım ama o bilinemez bir kişiydi. Camın kenarına yaklaştı ve itinayla yerleştirdiği saksıyı aşağıya fırlattı. Saksının paramparça olduğunu ve topraklarının etrafa saçıldığını görebiliyordum. Artık yüzündeki bakıştan ne düşündüğünü de tahmin edebiliyordum. Bir süre durduktan sonra pencere kenarındaki diğer iki saksıyı da aşağıya attı. İyi ki o sırada yoldan geçen kimse yoktu diye düşündüm. Kafamı pencereden dışarı uzatıp baktığımda sokağın cinayet mahaline döndüğünü gördüm. Her taraf toprak, saksı parçaları ve boynu bükük çiçeklerle kaplanmıştı. Kim görse dehşete düşerdi. 
İçeri girdi, pencereyi kapadı. Gözünün ucuyla bile olsa bakmadı aşağıya. Odasına gitti, bir süre çıkardığı sesleri dinledim, üzerini değiştiriyor olmalı diye düşündüm, yanılmadım. Yeni kıyafetleriyle yanıma geldi. Pencereyi açtı ve nasıl olduğunu anlayamadığım kadar hızlı bir şekilde kendini boşluğa bıraktı. Terliğinin teki içeride kaldı. Diğeri bedeninden bir saniyenin beşte biri kadar sonra yanına düştü, belki kafasına, bakmadım. Bakamazdım. Son sözleri çınladı kulağımda. 
"Bu hafta kuruyan üçüncü çiçek" 
Yazan: Hüseyin Can Sayın

Yorumlar