Kore sinemasının önemli isimlerinden Kim
Ki-Duk son filmi Ağ ile karşımızda. Film; Teknesinin motoruna dolanan ağ
yüzünden Güney Kore'ye sürüklenen balıkçı Nam Chul'un yaşadıklarına odaklanıyor. Bu noktada filmin açılışının senaryo anlamında
doğru olduğu söylenebilir. Nam Chul'u ve ailesini görüyoruz, nasıl zor şartlar
altında yaşadıklarına tanık oluyor, Kuzey Kore'deki yönetime şahitlik edip
karakterimizin film boyunca ne yaşacağını anlıyoruz. Yani film temel meselesini
ve izleyeceklerimizi ilk 8 dakikada bize söylüyor.
Nam Chul, Güney Kore'ye geçtikten sonra casus sanılarak uzun uzun
sorgulanıyor. Psikolojik şiddet yerini fiziksel şiddete bırakıyor. Casus
olmadığını sorgu memuruna bir türlü ispat edemiyor. Onlarca kez özgeçmişini
yazıyor, gecenin bir yarısı sorgu için uyandırılıyor. Ve sürekli ülkesine geri
dönmek istediğini söylüyor. Burada da her ne kadar karikatürize olmuş olsalar
da iyi polis-kötü polisi görüyoruz. Sorgu memuru adeta casus bulma umuduyla
masum insanları suçlu çıkarmaya çalışırken koruma genç Nam Chul için
"duygusal destek" oluyor. Onun casus olmadığına en başından beri
inanıp üslerini buna inandırmak için çalışıyor.
Nam Chul casus olmadığına insanları inandırdığı noktada ise siyasi
propaganda malzemesi yapılıyor ve "özgürlükler ülkesi" Güney Kore'ye
iltica etmesi isteniyor. Bunun psikolojik ve fiziksel şiddet uygulanan uzun
sorgulardan sonra gelmesi ise oldukça ironik. Kim Ki-Duk Kuzey Kore yönetimini
eleştirirken kendi ülkesini de es geçmiyor, hikayeye tek taraflı bakmıyor.
Filmin bir noktasında Nam Chul'u Güney Kore'de kalmaya ikna etmek için
sokaklarda gezdirmek istiyorlar. Fakat inatçı karakterimiz gözlerini açmamak da
diretiyor ta kii bir yere kadar. Gözlerini açtığında gördükleri karşısında kısa
süreli şok oluyor. Filmin bu noktasında kapitalizm eleştirisi yapıldığı açık.
Çöpe atılan yiyecekler, çalışır vaziyetteki elektronik aletler, sürekli tüketen
insanlar... Sokakta dövülmekten kurtararak tanıştığı hayat kadını da bu
meselenin altını çiziyor. "özgürlükler ülkesi"nde yaşamak ve ailesine
bakabilmek için bedenini satmak zorunda olan bir kadın...
Ülkesine döndüğünde rahatça evine gideceğini düşnen Nam
Chul tabii ki yanılıyor ve Güney Kore'de yaşadıklarının neredeyse aynısını
hatta biraz daha sertini yaşıyor.
Filme adını da veren ağ güçlü bir metafor olarak yer alıyor filmde.
Bütün olayları başlatanın tekneye takılan somut bir ağ olmasının dışında
karakterin içine düşündüğü bürokratik ve ideolojik ağı da temsil ediyor.
Karakterimiz de balık gibi ağın içinde çırpınıyor ama asla kurtulamıyor.
Son olarak Ağ için senaryosundaki karikatürize karakterleri, gereksiz
detaylara takılıp ana meseleyi kaçırdığı kısımları, sonrası tahmin edilebilir
olaylarını görmezden gelmeyi başarabilirsek ortalamanın üzerinde bir film
diyebiliriz.
Yazı: Hüseyin Can Sayın
Yazı: Hüseyin Can Sayın
Yorumlar
Yorum Gönder