Tarancı’da Dante’yi Gördüm



 Yazı:İbrahim Özakman
ozakman2@hotmail.com

Her şair daima bir şiiri ile birlikte anılır. Onunla kucaklaşmış, kol kola gezen sevgili gibidirler. Size bir şairin adını söylesem onun devamında bir şiirinin başlığını, edebiyata biraz ilginiz varsa da birkaç dizesini söylemeniz kaçınılmaz olur. Örneğin Ahmet Muhip Dıranas dediğim zaman Fahriye Abla, Atilla İlhan dediğim zaman Ben Sana Mecburum ya da Ahmet Hamdi Tanpınar dediğim de “Ne içindeyim zamanın/ Ne de büsbütün dışında/Yekpâre, geniş bir anın/ Parçalanmaz akışında” dizeleri hatırınıza gelebilir. Buna benzer birçok örneği sıralamak, üzerine saatlerce konuşmak mümkündür. İşte Cahit Sıtkı Tarancı ile de özdeşleşen şiir nedir diye sorsam sizlere ya “Memleket İsterim” ya da “Otuz Beş Yaş Şiiri” aklınıza gelecektir.

Cahit Sıtkı Tarancı hayatı boyunca pek çok işte çalışmış ama kendisi için asıl işin şiir yazmak olduğunu söylemiştir. İstanbul’da, İzmir’de, Ankara’da ve Paris’te geçirdiği zamanlarda hep bir şaire denk gelmiş, şiiri hayatında yaşatmıştır. Bu durum bana göre şaşırtıcı olmaktan ziyade Tarancı’nın edebiyata manevi olarak ne kadar bağlı olduğunu, hislerinin bu doğrultuda geliştiğini göstermektedir. Onun şiirleri daima hayatı yaşamak, âşık olmak, pencereden odaya dolan gün ışığını arzulamak üzerinedir. Tarancı’nın şiirlerini okumaya başladığınızda yaşamak denilen bu mesaide eğlencenin ve zevkin peşinde koşan dizelere rast gelirsiniz. Hatta bu eğlencelerin ardı arkası Tarancı’nın evlenmesi ile bir nebze olsun sona erince Paydos adlı bir şiirinde “Meyhaneler, sabahçı kahveleri!”  diyerek o güzel âlemlere veda etmektedir. Aynaların Tarancı’ya bu eğlenceleri bırakması gerektiğinin habercisi olduğu Paydos şiiri, onun hayatı ile ilgili bir dönüm noktası yaşadığını görmemize yardımcı olabilir. 

Bu dönüm noktasının yaşandığını belirtebileceğimiz ve yazımızın başlığında da sezdirmeye çalıştığımız diğer şiir Otuz Beş Yaş Şiiri’dir. Şiir şekil özellikleri itibariyle toplamda otuz beş dizeden oluşmaktadır. Bu sayı belki pek bir önem arz etmiyor gibi görünse de şiirin ilk dizelerinde bizi bu konuda düşünmeye sevk edecek etkenler göze çarpmaktadır. O dizelere baktığımızda “Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder. / Dante gibi ortasındayız ömrün.”  şairin yaşadığı her bir yıl için bir dize yazmış olabileceği tezini savunabiliriz. Hayatını; eğlenme, ânı yaşama ve zevk alma üzerine kurmuş bir şair olduğunu ifade ettiğimiz Cahit Sıtkı Tarancı yaşadığı o güzelliklerden sonra bir anda ayna karşısında dona kalmıştır. İşte o zaman diliminde bu şiir meydana gelir. 


Şiir bir yaş, yaşama, yaşa ithaf edilmiş bir şiirdir. Bir uyanış, kendi varlığının bilincine varma, yansımasını görerek başkalaşım yaşadığı bir şiirdir demek yanlış olmayabilir. Tarancı aynada gördüklerinin kendisi olduğunun farkındadır. Bir an için gözlerinizi kapayıp Tarancı’yı kendini tanıyamaz hale geldiği ve ne hissetmiş olabileceğini düşünün. Çok farklı yorumlar olabilir elbette. Benim aklıma Andre Gidé’in Dünya Nimetleri adlı kitabından şu cümle aklıma geldi. “Ben tenimin kurtuluşunu ruhumun çaresiz zehirlenişine borçluyum.” Tarancı belki eğlence günlerinin ona böyle bir dönütü olduğunu düşünmüştür. Bilemeyiz… 

Şiirin ilk beş dizede pişmanlık, yolun ortası olduğunu ifade etme ve geride kalan yıllara dönüp bir bakmak… bir uyanışın çığlığıdır. Bu uyanış olarak sözünü ettiğimiz konuyu şiirde soru sorma ve duyulan geçmiş zaman çekimli eylemler ile yapıldığını görmekteyiz. Kendindeki değişimlerin farkına varma, kendini sorguya çekme, durumu anlamaya ve yorumlamaya çalışma şiirdeki bireyin uyanışını sezdirici durumlardır. 

 Şiir bir çağrışım dilidir. Hacimli kitapların sayfalar dolusu anlattığı ya da anlatmaya çalıştığı konuyu şiir birkaç sözcük ile hissettirir. Öğrendiğiniz sözcük size bir başka gelmeye başlar şiiri okuyunca. Şiirin ontolojik bir yapı olarak tabakalara ayrılıp incelenmesi ile bu çağrışım dilinin ne olduğunu idrak etmeye başlarız. Tarancı’nın şiirinde incelen çağrışım dilinde göz yaşı, yalvarmak, pişmanlık, ölüm, şakaklardaki karlar, yakarmak, sonbahar, tarumar gibi olumsuz düşüncelere yönelten, okuyucuyu bir an için duraklatan bir ağdır. 

Şu ana kadar genel hatları ile şiirin vurgusunu anlatmaya çalıştık. Şiirden yola çıkarak Tarancı ve Dante arasındaki benzerlikleri, dikkatimizi çeken noktaları anlatarak yazımı sonlandıracağım. Tarancı bu şiirinde yolun yarısı olarak neden otuz beş yaş vurgusunu yapmaktadır? İnsan için biçilen ömrü nasıl tahmin edebilir? Dante kaç yıl yaşamıştır? Onun ömrü yetmiş sene miydi? Tarancı’da Dante’yi gördünüz mü? 

Tanpınar’a göre Avrupa şiirinin başlangıcı varsayılan İlâhî Komedya adlı eser üç bölümden oluşmaktadır. Cennet, Cehennem ve Araf olarak ayrılan bu bölümler toplamda 14.233 satırdan meydana gelmekte, eserde 3,7,22,33 sayıları dikkat çekmektedir. Şiirin bölümleri bu sayıların katları halinde bulunur. Sayısal bir düzen üzerine kurulduğu anlaşılan eser karşısında Otuz Beş Yaş Şiiri’nin de 35 dizeden oluşan bir plan dahilinde olması ilgi çekicidir. Dante bu eserinde okuyucuyu ölüm sonrası hayata davet etmektedir. 1265 yılında Floransa’da doğan Dante, 1300 yılında bu eseri yazmaya başlar. Buradan şu çıkarımı yapmak gerekir. Dante eserini yazmaya başladığında 35 yaşındadır. Tarancı’nın şiirindekine benzer şekilde “Yaşam yolumuzun yarısında!” demektedir. Tarancı ise 4 Ekim 1910 tarihinde doğumludur. Tıpkı Dante gibi Tarancı’da şiirini 35 yaşında yazmıştır ve Dante gibi ömrünün ortasındadır. Bu güzel edebî tesadüfler şairlerin ruhlarının aslında bir olduğunu, hissedip düşündükleri ve yazıya geçirdikleri eserleriyle insanlığa bunu anlatmaya çalışmaktadır. 

Hayat çizgisinin ne kadar uzun ne kadar kısa olduğu, olacağı hakkında elbette varsayım yapılabilir. Dante ve Tarancı hayat çizgilerinin bir noktasında uyanmış ve yaşananlar karşısında bir adım atmak istemiş gibidirler. Bir yeni güne uyanma arzusu onların ruhunda yavaş yavaş ayağa kalkmaktadır. Farklı zamanların ve coğrafyaların insanları bazen aynı şeyleri yüzyıllar ötesindeki insanlarla farklı kelimelerle söyleyip yazabilirler. Tıpkı Tarancı ve Dante gibi. İkisi de yetmiş sene olarak biçilen bir ömrün insanlarıdır.

Tarancı’da Dante’yi gördüm, araştırdım.

Yorumlar